Mühendis Tek-Sen’den Memur Zammı Açıklaması
“Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı Çalışanlarının Taleplerinin Toplu Mukavelesi Masasında Yok Sayılması Asla Kabul Edilemez”
“Kamu işçilerinin iradesini yok sayan bu yaklaşım, toplu mukavele sisteminin meşruiyetini önemli biçimde tartışmalı hale getirdi”
Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı’nda vazife yapan kamu çalışanlarının sendikalarının bir ortaya gelerek kurduğu Mühendis Tek-Sen Konfederasyonu, 2026-2027 Dönemi’ne ilişkin Hakem Kurulu’ndan çıkan 8. Kamu Toplu Sözleşmesi’nin toplu mukavele sisteminin meşruiyetini tartışılır hale getirdiğini bildirdi.
Mühendis Tek-Sen Konfederasyonu’ndan konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, “Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı çalışanlarının özlük ve mali haklarının hiçbir halde gündeme alınmaması önemli bir ihmal olarak karşımıza çıktı. Ülkemizin gelişimine, kalkınmasına ve büyümesine taraf veren; lokomotif rol üstlenen biz mühendis, mimar ve teknik hizmetler sınıfı çalışanlarının talepleri Hakem Kurulu görüşmelerinde görmezden gelindi” denildi.
Resmi olarak 28 Temmuz’da başlayan toplu mukavele sürecinde kamu çalışanlarının yeteri kadar temsil edilemediğine, yetkili konfederasyonun masaya oturmasının yanlışsız bir adım olmadığına işaret edilen açıklamada, “Hukuki açıdan da kelam konusu kararların gözden geçirilmesi bir mecburilik haline geldi. Kamu işçilerinin iradesini yok sayan bu yaklaşım, toplu mukavele sisteminin meşruiyetini önemli biçimde tartışmalı hale getirdi” sözleri kullanıldı.
“Meydanlarda Lisana Getirilen İrade, Toplu Mukavele Masasında Karşılık Bulmadı”
Toplu kontrat görüşmelerinden çıkan sonucun kamu çalışanlarının haklı taleplerine karşılık vermekten uzak kaldığı vurgulanan açıklamada, şöyle denildi: “Kamuoyuna yüksek perdeden verilen kelamlar, masada tıpkı kararlılıkla savunulmadı; meydanlarda lisana getirilen irade, toplu mukavele masasında karşılık bulmadı. Yetkili konfederasyon ve sendikaların sorumluluk makamında bulunmalarına karşın, bu süreci aktif, kararlı ve çalışan lehine bir kazanıma dönüştürememeleri büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu durum, sendikal uğraş açısından önemli bir imtihan niteliği taşımış olup, maalesef milyonlarca kamu işçisini hayal kırıklığına uğrattı.
Kamu Vazifelileri Hakem Kurulu’nun aldığı kararla ortaya çıkan sayılar, kısa müddette eriyerek alım gücünü koruyamayacak; çalışanların ömür standartlarını güzelleştirmek bir yana, mevcut mağduriyetlerini daha da derinleştirecek. Bugün gelinen noktada kamu çalışanları; faiz yükü, enflasyon baskısı, yetersiz fiyat artışları ve ağır vergi dilimleri ortasında sıkışmış durumda. Her geçen gün artan ömür maliyetleri, alınan fiyat artırımlarını kısa müddette eritirken, kamu işçilerinin alım gücü daima olarak geriliyor. Çalışanların maaşları yılın birinci aylarından itibaren süratle eriyerek enflasyona yenik düşüyor.
Kamu işçileri insanca ömür şartlarını sağlayacak bir fiyatı, adil bir vergi sistemini ve toplu kontrat masasında gerçek manada temsil edilmeyi hak ediyor. Yetkili sendikaların misyonu, kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini kararlı bir biçimde savunmak, taleplerini güçlü bir iradeyle masaya taşımak. Lakin bu devir, sendikal sorumlulukların yerine getirilmediği ve kamu çalışanlarının beklentilerinin karşılanmadığı bir süreç olarak tarihe geçtiğini unutmamız gerekiyor.”
“Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı Çalışanlarının Taleplerinin Toplu Kontrat Masasında Yok Sayılması Asla Kabul Edilemez”
Toplu kontrat sürecinde, kamu çalışanlarına sunulan yetersiz teklifin yanı sıra Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı çalışanlarının özlük ve mali haklarının hiçbir halde gündeme alınmamasının, büyük bir eksiklik ve önemli bir ihmal olarak görüldüğü vurgulanan açıklamada, şu sözler kullanıldı: “Oysaki bizler, bu ülkenin omurgası olduğumuzu her fırsatta ortaya koyuyoruz. İnsan hayatının her alanında çağdaş ömrü kolaylaştıran, toplumun gereksinim duyduğu hizmeti en nitelikli formda sunan, üretimin, teknolojinin ve kalkınmanın taşıyıcı kolonu olan bizlerin, toplu mukavele masasında yok sayılması asla kabul edilemez.
Kamu hizmetlerinin en yüksek kalitede ve sürdürülebilir halde sunulabilmesi, teknik işçinin emeği, bilgisi ve alın teriyle mümkün. Buna karşın, bizlerin haklarının göz arkası edilmesi sadece çalışanların değil, ülkenin geleceğinin de zayıflatılması manasına geliyor. Buradan bir defa daha vurguluyoruz: Bizler bu ülkenin kalkınmasının, çağdaşlaşmasının ve çağdaş ömür standartlarına ulaşmasının temel taşıyıcı gücüyüz. Görmezden gelinmek yerine, emeğimizin hakkını almayı; kelamda değil, masada da temsil edilmesi gerektiğini bu süreçte sıkça vurguladık.”
“Toplu Mukavele Sisteminin de Meşruiyeti Tartışmalı Hale Geldi”
Yetkili sendikanın toplu mukavele masasından kalkmasıyla bu kararın sonuçlanmasının, bugün sırf bir müzakere eksikliği değil, birebir vakitte anayasal temsiliyet hakkının zedelenmesi ve milyonlarca memurun iradesinin hiçe sayılması manasına geldiği belirtilen açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne davette bulunarak, “Bu durum, demokratik iştirakin ve toplu kontrat hakkının özüne terstir. Mühendis, Mimarlar ve Teknik Hizmetler Sınıfı temsilcisi olan Mühendis Tek-Sen Konfederasyonu olarak; bu sürecin ivedilikle yine ele alınması, kamu çalışanlarının haklı talepleri görmezden gelinmeden TBMM’nin gündemine getirilerek, yasal düzenleme yapılması gerektiğine inanıyoruz. Tüzel açıdan da kelam konusu kararların gözden geçirilmesi de bir mecburilik haline geldi. Kamu işçilerinin iradesini yok sayan bu yaklaşım, toplu kontrat sisteminin meşruiyetini önemli biçimde tartışmalı hale getirdi” tabirleri kullanıldı.
Yaklaşık 6,5 milyon memur, memur emeklisi ve kontratlı işçisi ilgilendiren artırım oranları Hakem Kurulu’nun kararıyla, 2026 yılı için birinci altı ayda yüzde 11, ikinci altı ayda yüzde 7; 2027 yılı için ise sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 4 artırım yapılacak. Karar Resmî Gazete’de dün yayımlanarak yürürlüğe girdi. (BSHA – Bilim ve Sıhhat Haber Ajansı)
